Erzurum Valisi Sebahattin Öztürk ile MHP İl Başkanı Zekai Kaya arasında bir süredir bir gerginlik var ve bu gerginlik, karşılıklı açıklamalara rağmen devam edeceğe benziyor. Bütün bu yaşananlar ışığında. Ne Vali’den hoşnutsuzluğunu ifade eden Zekai Kaya ikna olmuş olacak ne de Vali bütün bu yaşananları unutup hiç bir şey olmamış gibi davranacak. Ama bir şey var ki, bak o çok iyi. Devlet-i aliyyenin mutlak surette zarar görmemesi için her iki tarafın da nezaketi elden bırakmaması.. Zaten doğrusu da budur.
***
Nihat Baştak Vali iken ben de muhabirliğe daha yeni başlamıştım. Başladığım o dönem Belediye Başkanı da adaşı Nihat Kitapçı’ydı. Vali Nihat Baştak için o dönem, ‘askerin adamı’ denilirdi ve böyle denilmesi de doğrusu hiç yadırganmazdı. ‘Yadırgayanların yadırganacağı’ bir zamandı zira! Çünkü 12 Eylül harekatı henüz yeni olmuş, bir çok ilde olduğu gibi Erzurum’da da ‘olağanüstü hal’ ilanı vardı. Eğer o gün iktidarda asker değil de başka bir parti filan olsaydı kesinlikle Vali Nihat Baştak için ‘onlardan’ denilirdi! Bundan çok eminim.
***
Nihat Baştak’tan sonra Erzurum Valiliği görevine getirilen Recep Birsin Özen, tanıdığım ‘en Vali gibi Vali’ idi! Duruşuyla tam bir ‘devlet adamı’ydı ve bugüne kadar gelmiş geçmiş Valiler içerisinde, açıkça söylemem gerekirse en sevdiğim Vali’ydi. Hele de biz basın mensuplarına bir Vali’den ziyade bir ‘baba’ idi. Kadir Sabuncuoğlu, Süreyya Çarbaş. Sayıl Narmanlıoğlu, Fikret Dadaş, Zekeriye Deniz’e sorabilirsiniz. Erzurum’un bütün ilçelerini görmem onun zamanına denk gelmişti. Çünkü o ‘oturan’ değil aynı zamanda da ‘gezen’ bir Valiydi! 10 günde mutlaka bir ilçeye giderdi ve o giderken tüm kamu kurum amirleri de beraberinde gider, o ilçe ve beldelerin yaşadığı sorunların çözümü de o sayede kolay olurdu. Tabi onlar giderken biz basın mensuplarının da ayrı bir araç tahsis etmek suretiyle Valinin gittiği yerlere gitmesi sağlanırdı. Birimizin morali bozuk görünse de hemen yakından ilgilenen bir vali olması da benim Recep Birsin Özen’e duyduğum hayranlığın nedenlerinden birisi olabilir!
***
Her neyse. Konu herhalde benim en sevdiğim veya en nefret ettiğim valileler değil! Anlatmak istediğim işte benim o çok sevdiğim, ‘tam devlet adamı’ diye bildiğim ve tanıdığım Recep Birsin Özen için de ‘iktidarın adamı’ denildiğidir. Düşünün, zaten doğru dürüst parti olmamasına ve AK Partisi gibi tek başına iktidar olan ANAP gibi bir parti olmasına rağmen ‘iktdarın adamı’ yakıştırması yapılırdı. Hem de hiç haketmediği halde!
***
İletrleyen dönemlerde çok vali geldi geçti. Sadece hatırladıklarım arasında Fevzi Yetkiner, Gökhan Aydıner, Emrullah Zeybek, Oğuz Berberoğlu, Mehmet Ağar, Ahmet Kayhan, Osman Derya Kadıoğlu, Celalettin Güvenç, Mustafa Malay, Sami Bulut var. Hepsi ile yakından tanışma imkanım oldu. Belki de bu valilerimiz arasında ‘en az tanıdığım’ vali şimdiki valimiz Sebahattin Öztürk’tür. Ne yalan söyleyeyim o da ‘en atıl’ zamanıma denk gelmesindedendir! Gördüğüm valilerin hiç birisi de muhalefeti memnun eden vali olmadı! Mutlaka her vali için bir şekilde ‘hükümetin adamı’ yakıştırması yapıldı. Kaldı ki her vali de hükümetlere yakın değildir! Ama uzak da olmazlar! Sadece aynı mesafede yakın aynı mesafede uzak durmaya çalışırlar! Bazıları çalışır gibi görünmüş olsa da! Ama yine ne yalan söyleyeyim, gördüğüm valiler içerisinde ‘iktidarın adamı’ denilen ve bu yakıştırmayı hakeden bir vali oldu, o da yakın bir tarihte valilik yapan bir isimdi. Aleni iktidara yakındı ve bu konudaki suçlamalar karşısında çok da ‘tın’dı!
***
Babası, eşi, kardeşi ‘memur’ bir aileden gelmekteyim. Henüz daha bağlamasını dahi bilmediğim kravat ile tanışık bir aileden oluşum sebebiyle ‘devlet ve devlet ciddiyeti’ kavramına da uzak değilim. İktidara yakın olan bahsettiğim bu Vali ile ilgili onun ne denli yanlı olduğunu ifade eden bir örnek vereyim de bugünkü bahsi de kapatalım.
***
Basın mensubu bir arkadaşımla o valinin odasından içeri girdik. Mesai bitmişti. Daha yeni yeni tanıştığımız bu valiyi ziyaretimizde hal hatırdan sonra çaylarımız gelmişti, havadan sudan bahsediyorduk. O esnada saate bakan Vali, ”Haberler saati gelmiş” dedi ve yanıbaşındaki televizyonu açtı. Açtığı kanalda gerçekten de haberler vardı ve haberlere de yeni başlanıyordu. İlk haber, beni ve arkadaşımı şok eden bir haberdi. O günkü iktidar partisine mensup çok önemli eski bakanlardan bir milletvekilinin istifa ettiği haberiydi. Doğrusu beklenmedik ve o iktidar partisini zora sokacak bir istifaydı. Tam biz bu konudaki düşüncemizi belirtiyorduk ki asıl sürprizi Vali bey yaptı: Vay adi, vay! Olur mu yahu! Yapılır mı bu şimdi! Yok abi, böylelerini hiç partiye bile almayacaksın!
***
Gerçekten şaşırmıştık. Onca vali görmüştüm ama bu denli bir istifaya o partinin üst düzey yöneticileri gibi tepki göstermek, bir Validen beklediğim bir şey değildi açıkçası. Hem şaşırmış hem de üzülmüştüm. Böyle bakan bir valinin işbaşında olduğuna doğrusu o gün kahrolmuştum. Belki bugün onun bu tavrını samimiyetimize verdiğini düşünebilirsiniz. Ama öyle değildi. Dedim ya. Daha yeni tanışmıştık ve bir istifaya karşılık o tepki hiç doğru değildi. Zaten o vali için de o günkü muhalefet tenkitlerde bulunmuş, ”Gölge il başkanı’ da demişlerdi. Galiba o konudaki suçlamalar doğruydu ki o vali sonra Erzurum’dan sonra yine büyük bir il’e vali olarak atanmıştı!
***
Özgür ansiklopedi VİKİPEDİ ye dün baktım tarafsızlık ne diye. Tarafsızlık, ”genel anlamıyla taraf tutmama, yansız kalma, belirli bir zaman ve mekanda belirlenmiş tutum ve düşünceler arasında tercih yapmama halidir” deniliyordu. Gündelik dilde, kararsızlık, çekimserlik, eylemsizlik, tepkisizlik gibi kelimelerin yerine de kullanılmakta olduğu belirtilen tarafsızlıkla ilgili söylenecek çok şey var elbette. Taraf bir şekilde olunuyor. Ya az, ya da çok! Ama şu da kesin bir gerçek ki taraf olmayan günümüzde artık maalesef ‘bertaraf’ oluyor! Empati yapmayı sevdiğimi daha önce demiştim. Siz Vali olsanız iktidarın karşısında olur musunuz en azından? Soruyu başka açıdan sorayım. Siz iktidara karşı olsanız Vali olur musunuz? Bu kadar basit!
FACEBOOK YORUMLAR