Yeniden Erzurum Barosu Başkanı olan Faruk Terzioğlu’nun bir ‘alem adam’ olduğunu bilmeyen yoktur. ”Erzurum’da bu kadar adam tanıdın, en hazır cevap adam kimdir?” diye bir soru sorulsa kesinlikle cevabım Faruk Terzioğlu’dur! Hazır cevaplılığı yanında sözü cebinde de bir adamdır! Beslendiği kanallar çok güçlü olsa gerektir ki, ‘sıradışı’dır da!
***
Yıllar önceydi. Erzurum Gazetesi, Haftalık olarak yayın hayatına başlıyordu ve bu gazetede köşe yazarları da vardı. Bunlardan birisi de Faruk Terzioğlu’ydu ve onun da fotoğrafı da olan bir köşesi vardı. Her hafta yazısı yayınlanıyordu. Hukuki konular ile ilgili yazılar yazan Faruk abi, kısa sürede sıradan, zorlama bir köşe yazarı olarak karşımızdaydı! Sadece bir avukat olarak hukuki terimlerin çoğunlukta olduğu yazılar yazan Faruk abi, açıkçası sıkıyordu! Sıkıyordu, çünkü, yazdığı yazılar okunası, kullandığı dil de anlaşılır değildi!
***
Bizim dışarıda tanıdığımız Faruk Terzioğlu ile gazetede o köşe de yazan Faruk Terzioğlu, ne bileyimayrı ayrı insanlardı! Gazetede ki Faruk Terzioğlu ne kadar sıkıcıysa, dışarıda tanıdığımız Faruk Terzioğlu o kadar, keyifliydi! Fırfırik’i çıkartmaya başladığımda bu ‘fahiş hata’nın önüne geçmek istiyordum! Faruk Terzioğlu’nu, o sıkıcı hayattan çekip kurtarmak niyetindeydim ve öyle de yaptım! Kendiyle barışık biri de olan o bana lazımdı ve hem ben dosdoğru bir köşe yazarına kavuşacaktım. Böylelikle Terzioğlu, ‘kendini bulacak’, gerçek kimliğine kavuşacaktı! Ama bir şartla! Faruk abi cidden ‘ciddi’ olmayacaktı! Avukatlığını yapacaktı ama adliyede yapacaktı! Bu dergide ona hukuk, mukuk, yasaktı!
***
Öyle de oldu! Ona bir isim de bulmam gerekiyordu ve ‘farfara’lığı ile ‘fırfırik’i yoğurdum, içinden ‘Farfaruk’ diye biri çıkıverdi. Çok da sempatik bir uşaktı esasında! Farfaruk abinin hikayesi de böyle başlamış oldu! Bu arada, esprileri ile Fırfırik’e o ilk başlarda büyük renk katan ve bugün İstanbul’da sanat hayatını sürdüren sevgili Murat Balkuş’un, yani ‘Bemırat’ın isim babasının da aa’dan emekli gazeteci ağabeyimiz Bedri Turhan olduğunu söylemeden geçemeyeceğim! Baldodak Hayro’nun isim babası da Bemırat, yani Murat Balkuş’tur. Onu da bir dip not olarak iletelim de Muratcığımın da hakkı bende kalmasın!
***
Allah nasip ederse çok kısa süre içerisinde Fırfırik’te yeralan ”Farfaruk abiden bumbalar” köşesindeki incilerini bir kitapta toplayacağız ve çeşitli konulardaki kısa özlü bu sözlerini gelecek nesillere de aktaracağız! Faruk abinin köşesi, derginin ilgi gören köşelerinden biriydi! Metin Aydaş, Ayhan Buzlak, Kadir Sabucuoğlu, Zülküf Usanmaz, Mithat Turgutcan, Mahmut Uçar, Şakir Çoban, Uğur Güzel, Uğur Akkuş, Murat Alpagut ve daha adını sayamayacağım yüzlerce okurun, Fırfırik’e, Faruk abinin köşesinden okumaya başladığını bilirim! Faruk abiyi popüler kılan özelliği mahalle baskısına aldırmaması, yeri geldiğinde dini bir sohbette bulunmuşluğu, yeri geldiğinde de bir rakı sofrasında sarhoş muhabbeti yapmışlığıdır! Renklidir ve en son söyleyeceğini baştan söyleyebilen ‘arıza’ tiptir de! Onun sohbetinde yeralanlar, kendini şanslı hisseden ‘kul’lardır. Avukat Uğur Kızılkaya ve Erdinç Okanlı, onun ‘izinden giden’, bir hayli de fazla olan ruh ikizlerindendir!
***
İşte Faruk abinin ruh ikizlerinden biri olan Avukat Erdinç Okanlı ile beraber İstanbul’da buluşan Faruk Terzioğlu’yla dün beraber olma şansına kavuşan kullardan olduk! Erzurum’dan gazeteci arkadaşım Mehmet Şener ile İstiklal Caddesi’nde bu ikiliyle buluştuk ve Beyoğlu’nn arka sokaklarında yeralan nezih bir cafeye geçtik! ‘Duyarlı’ bir yurttaş kimliği ile de tanıdığım Terzioğlu, Silivri’de tutuklu Genel Kurmay Bakanı İlker Başbuğ’un yanından geleli henüz 1 saat olmuştu! Hem bu ziyareti ve perde arkasını anlattı hem de yeni inciler dizdi.
***
Terzioğlu ile oturup da keyif almamak mümkün mü? Adamın her saniyesi renk! Anlattığı her şeyde, kurduğu her cümlede bir orjinalite var! Bir buçuk saati aşan sohbet esnasında öyle şeyler anlattı ki yine sıra dışı, yine keyifli! Mesela anlattıklarından birisi 4 kız kardeşiyle ilgiliydi! Zabit katibi olan ve ona çektiği her halinden belli olan rahmetli babasının sık sık sürgün yediğini söyleyen Faruk abi, bu 4 kız kardeşlerinin her birinin de bir ilçede doğduğunu söylüyordu! Birinin Tortum’da, birinin Karayazı’da, birinin Horasan’da, birinin de İspir’de doğduğunu söyleyen Terzioğlu, belki en yakın arkadaşlarının da ilk defa duyacağı bir şeyi de anlattı!
***
İlk evden kaçtığında 12 yaşında olduğunu ifade eden Terzioğlu, zar-zor Sivas’a kadar gidebildiğini, sonra geri dönmek zorunda kaldığını belirtiyordu! İlerleyen dönemlerde de sık sık evden kaçtığını söyleyen Faruk abi, ”Bir keresinde bir arkadaşımla artist olmak için İstanbul’a kaçmıştık. Taa Beyoğlu’na, Yeşilçam sokağına geldik. Derken bir şekilde film yapımcılarıyla tanışma imkanımız oldu. Yolu yok, artist olacaktık! Ancak rahmetli Molla Rıza’nın oğlu (Mazhar Şimşek) arkadaşımı aldılar, beni almadılar! O arkadaşım bir çok filmde yan rollerde oynadı ama beni hiç kamera karşısına koymadılar! Açıkçası, çok cehdetmiştim ama artist olmayı kılpayı kaçırmıştım. O gün elimden tutan olsaydı bugün iyi bir artisttim!” dedi.
FACEBOOK YORUMLAR