Son zamanların popüler ismi Ahmet Metin Karadayı'nın basın toplantısına davet etmek için sabah Cihat İncesu telefonla aradığında, gittiğimde karşımda batmış, bitmiş bir adam bulacağımı düşünmüyordum tabiiki de.
İsteyenin gözü çıksın.
Karadayı gibi dev bir firmanın bırak batmasını, sıkıntıya bile girmesine elbette ki benim de gönlüm elvermez.
Son zamanlarda artık otobüslerde, parklarda, kahvehane köşelerinde 'Karadayı batıyor' muhabbetlerinin sıkça yaşandığı Erzurum'da Karadayı'nın batacağına, batmış olacağına zaten inanmıyordum ama gözlerimle bir de havayı koklamak için orada olmaktı biraz da maksadım.
Varsa da -ki var- o sıkıntılarından dolayı Karadayı'ya bir geçmiş olsun demek, meselenin ne merkezde olduğunu öğrenmek, bu konuda sual eden eş dostlara gazeteci saikiyle ufak tefek cevaplar verebilmekti niyetim.
Nihayetinde bir saate yakın toplantı sonrasında elbette ki bir kanaat edindim.
Müsade ederseniz, şimdi o intibalarımı aktarayım.
***
Pusula Gazetesi'nin de yeraldığı kendisine ait Vani Efendi Caddesi'ndeki holding binasının birinci katındaki ofisinde yaptı toplantıyı Karadayı.
Yanında tartışmalara yolaçan Palandöken'deki New City inşaatlarının mühendisi ve avukatı vardı.
Bir saate yakın süren toplantıda meramını gayet iyi bir şekilde anlatan ama bazı özel şeyleri de açıklamaktan ısrarla kaçınan bir Karadayı gördüm.
İlk dikkatimi çeken cümlesi, 'Aslında Sekmen bu işin çözülmesi taraftarıydı. Bize bir süre önce bu meselenin halledileceğini söyledi, umutlandırmıştı. Ama ne oldu, sonrasında ben de anlamadım. Mahkemeyi işaret edince biz da o yolu tercih cihetine gittik' oldu.
Meselenin asla Küçükler, Sekmen ve Karadayı meselesi olmadığına vurgu yapan, yaşadıkları ruhsat sorunları yüzünden Büyükşehir Belediyesi'ni mahkemeye vermek zorunda kaldığını belirten Karadayı, meselenin Erzurum meselesi olduğunu, bu saatten sonra uzlaşmanın da mümkün olamadığını üzülerek söylediğine dikkat çekti.
Bazı teknik konulara giren Ahmet Metin Karadayı, sadece Büyükşehir ile değil, Palandöken ve Yakutiye Belediye Başkanları ile de benzer sorunlar yaşadığını anlattı.
****
Bir önceki görüşmelerimin aksine batan değil ama Erzurum'a yatırım yapmaktan bıkan bir Karadayı ile karşılaştım ama.
Büyükşehir Belediyesi Erzurumspor yönetiminden çekilmesini belirtirken, artık bundan sonra bu tür fedekarlıkta bulunmayacağının sinyalini veriyordu.
Zaten konuşmalarında sıkça bahsetti artık şevkinin kırıldığını filan.
En çok da bir çok sivil toplum örgütünün ve destek beklediği kişi ve kurumlardan gereken desteği görememekten yakındı.
Yüzlerce kişiyi ev sahibi etmesine, iş ve aş vermesine, Erzurum'da en çok vergiyi veren mükellef olmasına rağmen, yaşadıkları sorunlar sebebiyle bırak her sabah şantiyeye gitmeyi artık şantiyenin önünden geçmediğini ifade etti.
Erzurum'da kalacağını, yaşamaya devam edeceğini ama yatırımlarını artık İstanbul'da gerçekleştireceğini kaydetti.
Mehmet Nazif Günal gibi dev bir patronun dahi kendisine, 'Ben de seni zeki sanardım' dediğini ve Erzurum'da dev yatırım işine girmesine şaşırdığını anlattı.
***
''Aslında bana bir şey olmadı. Ben yine aynı arabaya biniyor, aynı ofiste oturuyor, aynı eve gidiyor olacağım'' dedi.
Bunu derken 'Olan bana değil, New City'deki 450 hak sahibine olur!. Onlar belli bir süre mağdur edilirler' dedi ve bu insanların mağdur edilmesine ancak üzüleceğini ve ancak bundan olumsuz yönde etkileneceğini belirtti.
Mahkemenin kendi lehlerine sonuçlanacağına inandığını da anlatan Ahmet Metin Karadayı, ''10 bie yakın konut yapmış bir firmayız. İstiyoruz ki bu sayıyı daha da artıralım. Bu saatten sonra sadece o hak sahiplerinin mağdur olmamaları için çalışırım'' diye konuştu.
***
Doğrusu Karadayı-Büyükşehir Belediyesi arasında bir süreden beridir patlak veren meseleye 'Kendi aralarındaki problem' diye karışmak istemiyordum.
Ama görüyorum ki mesele sadece Karadayı-Belediye meselesi değil.
Erzurum'un genel bir meselesi olmuş.
Haydi bıraktım Karadayı'nın onca insana ev, iş ve aş verdiğini.
Böylesine önemli dev bir firma, bazı kabul edilebilir usul hataları veya ihmallerden dolayı gözgöre göre de bir kapris uğruna heba edilmemeli.
Hele de Erzurum'u 'marka şehir' edeceği iddiasında olan bir iktidar tarafından.
Gazeteci arkadaşım Mehmet Şener geçen bir yazısında bu sorunun aşılmasının aslında bşraz zaman ile mümkün olduğunu söylerken, çok haklı olduğuna iyice inandım.
Zaman, evet, bu meseleninin halli için en iyi ilaç olacak zaman.
Bir de, 'Karadayı batmış, batacak' diyen ilim insanının azıcık susması gerekiyor!
Ortada batan, matan kimse yok.
Ama bıkan, Erzurum'a yatırım yapmaktan bayağı 'önemli' bir bıkan var!
---
FACEBOOK YORUMLAR