Vedat Refayeli

Vedat Refayeli


Doğumlarımız da kambersiz olmazdı, düğünlerimiz de!

02 Mayıs 2013 - 13:03

düğün-a
Adı Cemil, soyadı Çil’di!
Doğum anını anneden önce hep o bildi!
 
 
Gece demedi, gündüz demedi.
Hangi saatte olursa olsun, çağırdılar, koşa koşa geldi.
 
 
Alanında ne kadar rekor varsa, hepsini sildi.
Erzurum’da binlere çocuk dünyaya ilk adımını attığında annesinden önce onu gördü!
Duran topların nasıl usta ismi Alex De Souza’dıysa,
 
 
normal, sezeryan doğumların da usta ismi o’ydu!
Numune’nin, ya da diğer bir adıyla ‘limone’nin kadın doğumcusuydu.
Bir rivayete göre, doğumunu gerçekleştirdiği çocukların çocuklarını bile o doğurttu.
Son anına kadar doğum yaptırıyordu.
Birimiz gelirken o artık, ‘Benden bu kadar’ diyor, veda ediyor, gidiyordu..
Geçtiğimiz yıllarda hayatını kaybetti.
Nur içinde yatsın.
 
 
 
***
Oğlan sünnet mi olacak?
Varsa bir durum, yapalım açık oturum!
Çağır Mehmet Katmer’i, beş dakkada Beşiktaş!
Oldu da bitti Maşallah!
Okula yetişir inşallah!
Çocuğunu sünnet etttirecek babanın ilk aklına gelen isimdir. Binlerce çocuğun ‘pipi’sini kesmiş, sünnetini gerçekleştirmiştir. Şehir efsanesi gibi söylenir durur. Güya, Büyükşehir Başkanımız Küçükler’i de bizzatihi o sünnet etmiştir!
Bir rivayete göre, sünnet ettiği çocukların çocuklarını bile sünnet etmişliği vardır.
Emekli öğretmendir..
Emekliliğinden sonra siyasete girdi, ‘Kestiklerim verse yeter’ dedi ama tutturamayınca, ‘Görüp göreceğim bu kadar’ da deyip, tası tabağı toplayıp Bursa’ya göçtü!
Halen daha orada da kesiyor mu, kesmiyor mu, bilmiyorum.
Ama bildiğim, Mehmet Katmer, buradayken ‘tuttuğunu koparan’ biriydi!
Allah işini rast getirsin.
 
 
 
***
Nikah, düğün denince akla o gelirdi: Dursun Ali Bozkurt. Büyükşehir Belediyesi’nin ‘tek ve istisnasız’ nikah memuruydu!
Binlerce kişinin nikahını kıydı, annenin babanın mürüvvetini gösterdi!
Çoğu kez, yarı şaka, yarı ciddi, ‘Yaktın beni’ diye hotulandı, hor görüldü!
Ama o güleç yüzü, temiz giyimi ve kibar konuşmalarıyla gelinle damadın ayrılmaz bir parçasıydı!
Ben nikaha nikah demezdim, Dursun Ali ağabeyi olmasaydı!
O kadar yani!
Bir rivayete göre, evlendirdiği çiftlerin çocuklarına da yetişti ve onların da nikahlarını kıydığı oldu!
Bir süredir emekli.
Daha düğün, dernek işlerine bakmıyor.
Artık elalemim değil, uzun yıllar ihmal ettiği ‘evden uşaklar’ın artık mutluluğuna kafa yoruyor..
Allah ağız tatlılığı versin.
 
 
 
***
Erzurum’da çoğumuz öyleyizdir. Başımız ağrıdığında ‘aspirin’e, dişimiz de ağrıdığında doğru ‘Dişci Şeref’e koşarız!
Daha doğrusu ‘düne kadar’ koşardık!
Evet.
İşte o dişçi Şeref’in, Şeref ağabeyinin dün vefat haberini aldım.
Nasıl üzüldüm, nasıl üzüldüm, bilemezsiniz!
O, sizler gibi bizim de aile dişçimizdi. Sizinle olmasa da kardeşinizle, babanızla, amcanızla  mutlaka ‘illaki’ tatlı bir anısı olan bir ağabeyimizdi!
Erzurum’un yarısının dişini çekmiş ya da yapmıştır! SSK’nın, yüzü sürekli gülen, şakacı mı şakacı, renkli bir doktoruydu.
Hep o ‘çürük’ dişlerimizi ağzımızdan çeker alırdı.
Heyhat!
Bu defa kader onu aramızdan çekip aldı!
Allah rahmet eylesin.
 
 
 
***
Nasıl doğum denince Cemil Çil, sünnet denince Mehmet Katmer, nikah denince Dursun Ali Bozkurt akla geliyorsa, diş denildi de mi, Şeref Gündoğdu akla gelirdi..
Dallarında marka olmuş daha yüzlercesini sayacağım isimlerden sadece dördüne bugün yer verdim bu sütunumda.
Kamberlerimizdi onlar. İstesek de olurdular, istemesek de. Çünkü onlar sahadaydı ve onlar bize, biz onlara mecburduk!Doğumlarımızda da vardılar, sünnetlerimizde de, düğünlerimizde de. Başımız ağrıdığında da vardılar, dişimiz ağrıdığında da.
İlginçtir,
Bu dört isim de zaman zaman horlandı, hotulandı.
Oysa,
Bu isimler, Muhammet Lütfü Efe gibi, Mehmet Nuri Yılmaz gibi, Nihat Kabanlı gibi, Nazif Kuran gibi, Rıfkı Salim Burçak gibi, Yaşar Reyhani gibi, Feyyaz İbrahim Hakkıoğlu gibi, ne bileyim Palandöken gibi, Oltu Taşı gibi, Şeker Fabrikası gibi değerdirler ve galiba biz bu değerlerimiz ancak kaybettikten sonra farkedeceğiz.
Kim alıştırdıysa biz buna alıştırıldık bir kere!
Tıpkı, daha önce kaybettiklerimizi sonradan farketttiğimiz gibi
O zaman da iş işten geçmiş olacak.
Yani anlayacağınız o ki,
Büyük bir ‘Geçmiş olsun’ olacak, bu da bize ‘kapak’ olacak!

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum