Çok zaman olmuş tiyatroya gitmeyeli.. Şöyle bir düşündüm, temiz bir 10 yıl olmuş Mumcu’daki DT binasından içeri girmeyeli.. Bizim Bünyamin Aydemir’in hele de Pusula’daki, sahneye konulan ‘Meraki’ adlı oyunla ilgili tam sayfa detaylı tatlı değerlendirmesini okuyunca da, şart olmuştu gitmek artık.. Genç oyun yazarı Burak Codur’u da araya koyarak bir şekilde bileti de temin edip, yıllar sonra o tiyatro salonundaydım. Oyunun başlamasına da 5 dakika filan vardı. 5′de 4′lük bölümü dolu salonda koltuğumuzu bulup oturduk Burak’la. Yanımda gerçekten tiyatro konusunda eğitim de alan biri olunca yıllar sonra izleyeceğim bir oyunu daha dikkatli izleyip ona göre o oyunun aramızda sohbetini yapmak gerekiyordu! Yerleşik kadroya sahip DT’nin bu sezon Erzurum’da ki hem ilk oyunuydu bu oyun, hem de çoğu genç olan oyuncuların göstereceği performans, bayağı beni bir meraklandırmıştı! Ve telefonların kapatılması uyarısının akabinde, hem de tam saatinde oyun start alıyordu!
***
Bir perdelik bir oyundu ve 1 saat 20 dakika filan sürdü. Meraki Moliere’nin Ahmet Vefik Paşa tarafından sahneye uyarlanan bir oyunuydu. Ömer Naci Topçu’nun yönettiği oyunda tam 11 oyuncu rol aldı. İlk dikkatimi çeken sahnedeki oyuncuların oldukça genç olmasıydı. Doğrusu bu oyun ile ilgili çelişkili haberler alıyordum hep. Kimi beğenmediğini söylerken, kimi de ‘güzel’ diyordu. Ben oyun bitti dışarı çıktığımda ne yalan söyleyeyim, eğlendiğimi hissettim. Bir izleyici olarak sahnede beğendiklerim kadar beğenmediğim taraflar da vardı. Bir defa Akın, Scapin’in Dolapları, Rita gibi dev oyuncu kadroları ve kaliteli oyunların oynadığı o sahnede yıllar sonra Meraki gibi oynanması hiç de büyük oyunculuk gerektirmeyen bir oyunu seyretmem, beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Sanki DT biraz Erzurum’da tiyatronun ‘tiyatora’ olarak algılandığı kuşkusunu yarattı bende! Önce bunu bir söyleyeyim, daha sonra diğer düşüncelerimi anlatayım..
***
İzlediğim oyuncular içerisinde ilerisinde büyük patlama yaparlar, bayağı bir ün sahibi olurlar diyeceğim oyuncu sayısı 4′ü geçmedi galiba! Ekstra bir oyunculuk yeteneği gerektirmeyen rolleri üstlenen oyuncular içerisinde bir defa sesleri ile beni etkileyen kimseyi pek görmedim. Ferdi Merter, Ejder Akışık, Çetin Tekindor, Oytun Şanal, Alev Sezer, Osman Gidişoğlu, Derya Baykal, Elçin Şanal, Ergün Uçucu, Ege Aydan, Alp Öyken, Rüştü Asyalı, Sezai Alptekin, Zekai Müftüoğlu, Mümtaz Sevinç gibi dublaj sanatçısı kimlikleri ile de tanınan oyuncuların tozunu yuttuğu o sahnede, sesi ile dikkatimi çeken oyuncu pek görmedim. Kostümler harikaydı ama dekor konusunda aynı ifadeyi kullanamayacağım. Sade ama basitti. Bünyamin hocamın da eleştirdiği sahnedeki o bank ve masalar, o dönemi yantımıyordu. O konuda dekor işine bakan arkadaşlar galiba seyirciyi hafife almışlar gibi geldi. Seyirci dedim de aklıma geldi. Seyirci kötüydü bir kere. Alkış istenen sahneler vardı, es geçtiler. ‘ERGAZ’ın Genel kurulu’na katılan hissedarlar gibi durdular salonda, tüm oyun boyunca! Adam ara sıra da olsa güler, oyuna katkısı olurdu be!
***
İsim isim oyuncuları değerlendirme yerine ortadan konuşmayı tercih ediyorum. Nihayetinde sahnedeki arkadaşların çoğunun genç olması, onları bir kere eleştşrmeye kalkarken daha dikkatli ve hassas olmaya zorluyor. Çünkü onlar profesyonelliğe ilk adımlarını atıyorlar ve onları böyle lüzümlu, lüzumsuz yere eleştirmenin bir mantığı yok diye düşünüyorum. Bir çoğunun kumaşı da kaliteli, o görüldü! Müziklere ve müzisyenlere bayıldım. En çok da o oyunun son anlarında bir gölge sahnesi vardı, bayağı zevk aldım. İlk defa öyle bir şey sahneye konulurken gördüm, yaratıcılık açısından en az aynanın içinden elin çıkması kadar süperdi! Günümüze dair, ‘Ayıktın mı hacııı’, ”Bippp’ , ‘Acımadı ki!’ gibi benzeri espriler ile seyirciyi uyuklamaktan kurtaran sahneler, oyunun güzel kılınması adına güzeldi! Ama ne yalan söyleyeyim en çok da ‘Seyircisiz oynama cezası’ esprisine bir hayli güldüm. Alkış özürlü seyircinin oyuncular üzerinde etkisini biliyorum. Seyircidir biraz da oyuncuyu sahnede iyi oynamaya motive eden. Ondan mahrumdu galiba dün akşam o arkadaşlar! Bir de bazı oyuncuların yerel ağzı sıkça kullanması beni biraz kıllandırdı! Seyirciyi güldürmeye yönelik oldu ama aynı şeyi bilmem Kastamonu’da örneğin yapsalar ne karşılık görecekler, merak de ettim.
***
Bir şeyden bahsedeyim de kısa tutayım. Hiç olacak iş mi? Bak işte bunu da beceremedim. Ama bu konuda son bir söz söyleyeyim, DT idarecileri, eğer Erzurum’da tiyatro anlamında hangi oyuncuyu ve oyunu koyarsak gider diye düşünyorsa ayıp ediyor! Erzurum bir çok konuda geri kaldı da o kadar da değil yani! Bir zamanların en kral oyunları oynanırdı bu şehirde ve seyircisi de öyle adamakıllı seyrciydi. Sırf para için yerleşik bir kadro mantığına Allahım da razı olmaz, ilgili arkadaşlara önemle duyurulur!
NOT: Erzurumlu işadamlarımızdan, İstanbul İl Genel Meclis üyesi Fuat Kulaçoğlu’nun kahvaltısındaydım sabah. Erzurum’da iken farklı düşünen, İstanbul’da iken çok daha farklı düşünen bir Fuat Kulaçoğlu gördüm karşımda. Özellikle Palandöken ve Kıiş Turizmi ile ilgili düşünce farklılıkları, ne yalan söyleyeyim hoşuma da gitti. Anladım ki Erzurum dışında yaşayınca insan Erzurum gerçeklerini daha iyi gözlemleyebiliyor!
FACEBOOK YORUMLAR