İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın programına dahil edilmesiyle ertelenen II. Organize Sanayi Bölgesi’nin temeli geçtiğimiz günlerde törenle atıldı.
Yer, Erzurum-Pasinler çevre yolunun 5. kilometresi. Toplam 216 hektar alanda kurulacak. Temel atma törenine protokolle birlikte çok sayıda STK temsilcisi, iş adamı, sanayici, müteahhit ve siyasiler de katıldı.
Protokol hariç, görüştüğüm bu insanların ekseri çoğunluğu, yer seçiminin son derece yanlış olduğunu vurguladılar.
Haklıydılar ama ne düşünüldüyse, benim de onlar gibi galiba ufkum pek yok…
Ne diyelim, I. OSB’yi fethettik, II. OSB’ye de Erzurum’un stratejik geçidi, rüzgârlı boğazına bayrağı şimdiden diktik…
***
Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, “Ata binmeyen, kayak kaymayan gencimiz kalmayacak…”
Basınla kahvaltıda bir araya gelen Sekmen, kulağa hoş gelen bu cümleyle iddialı yaklaşımda bulundu…
Ancak, dağa talip olduklarını ve yol projesini anlatan Sekmen’in önce Ahmet Bey’in kayıp küçük atlarını bulması gerekmez mi?
Hem öyle biz gençler, birden büyük atlara binemeyiz ki:)
Yavaş yavaş, alışa alışa…
Bu arada Sayın Sekmen, Hilal Kent’te minicik ama önemli yol sorunu için günü birlik de olsa Ankara’ya gidip, Milli Savunma Bakanı ile bizzat görüşüp konuyu çözerek gelme çaba ve hassasiyetiniz taktire şayandır. Konu çözülür çözülmez de yol yapım çalışmalarına mevsim şartlarını yakalayarak hemen start verdiniz… Ama nedense, pasayı toplamaya çalışan bir muhterem burada da kendini afişe ederek, yakın zamanda plaketini de taktim ettirecek… (Bu ve benzeri konular oldukça geniş… Artık bu zat-ı muhteremin pisliklerini ortaya dökmenin de zamanı geldi sanırım…)
Sayın Sekmen, son bir hatırlatma ile, en son hac dönüşü meclis toplantısına katılarak hurmanızı dağıttınız. Ancak göreve başladığınızdan beri meclis toplantılarına devamsızlığınız dedikodusu yayılmaya başladı.
Hani, özürsüz veya izinsiz arka arkaya üç birleşim günü veya bir yıl içinde toplantıların yarısına katılmayan üyenin düşürülmesi maddesi var ya..
Hatırlatalım...
***
Söz Büyükşehir Belediyesi’nden açılmışken, Karadayı hikayesi son günlerde biraz sakin.. Sanırım Sayın Emniyet Müdürü’ne gelen telefon mesajından esinlenerek (üzere vazife..) tweetlenen o mesaj hayli etkili oldu.
Kişisel olarak beni zerre kadar ilgilendirmiyor. Ancak ilgilendiren bir konu var ki, o da alavere dalavereyle yıkılan böyük sitinin yanındaki yol…
Arkadaş bu yolu ve kavşağı bir an önce düzene sokun… Yoksa bu iş öyle dağa talip olmakla olmuyor… Zaten her hafta bir kaza… Kar yağdı yağacak… Kayağa gelenlere de ayıp olacak amaaa…
***
Erzurum, Türkiye’nin jeostratejik alanlarından birisi..
Bu tanım açılımıyla geçen hafta Erzurum’da bir törene tanık olduk.
Yola çıktığı arkadaşıyla “Bu toprağa bir tohum atıyoruz. Kazandığımızı da yine bu toprağa harcayalım, kazandıralım…” şiarıyla bugünlere gelen Muammer Cindilli, Ford Trucks 4S Plaza’nın açılışını yaptı.
Protokolle birlikte davet ettiği kadim dostlarının yanı sıra, özellikle yerel yönetim temsilcileri ve iş adamlarına “Yerli Malı Yerli Malı, Her Türk Onu Kullanmalı” vurgusunu yapan Cindilli’nin bir de ağır konuğu vardı; Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ali Koç…
Cindilli’nin 21 yıllık başarılı çalışmalarından sitayişle söz eden Ali Koç, Erzurum’un Ford Otosan’ın başarılı kalelerinden biri olduğunu belirterek, Koç topluluğunun Çin ve ABD’ye uzantılarına değindi.
Evet, Erzurum kaleydi Ali Koç için; Satış, yedek parça, ikinci el konsepti…
Törende siyasiler de kendi gardlarıyla konuştular… Fazla değinmeyeceğim…
Ama bu şehrin mülki idare amiri Ahmet Altıparmak, kürsüye geldiğinde öyle bir laf etti ki, yanaklarından öpesim geldi Sayın Vali’yi… O sırada dışarıda idim. Etrafımdakiler de ‘’Helal olsun!.. Gördüüün!..” övgüleriyle mırıldandılar…
Vali Bey, o kadar konuşmadan anlatılardan sonra, özetle ve mealen şunu söyledi: “Madem Erzurum bir kale, madem Erzurum Çin’e Orta Doğu’ya açılan kilit kapı. Biz Sayın Koç’tan uzaklara gitmeden, fazla dolanmadan buraya fabrika kurma müjdesini bekledik…”
Muammer Ağabeyi’ye hayırlı uğurlu olsun, Vali Bey’e de helal olsun!
Açılış töreninden sonra, kapalı mekanda vurulan cağ kebabını dumanlı havada tatmadan Vali Bey’e gittim, konuşmasından ötürü bir Erzurumlu olarak, hissi de davranarak naçizane tebriklerimi ilettim…
O sırada protokolde tabii sayın vekiller de vardı. Vali Bey biraz şaşkın karşıladı durumu ama tahlili bana ve konuşması esnasında dinleyenler arasında yapılan yorumculara kalsın…
Ancak, yazmadan geçemeyeceğim; Bir Erzurumlu gibi mülki idareye sahip çıkan, bu kadar güzel tahlilleri olan önsezili, çevreci Sayın Valimizin dikkatlerinden kaçan bir şey var galiba şu günlerde;
Kemalettin kardeşimiz gitti, yerine gelen genç kardeşimiz Ali İhsan, elinde son model makinesi ve heyecanlı çalışmasıyla Kemalettin’i aratmayacak gibi…
Ne var ki, Valiliğin öteki binasında, gerek birinci katta ve gerekse üst kattaki ilgili ve yetkili (!..) ile müştereklikle, bu şehirde gazetecileri kendi mantıklarıyla tasnife kalkıp ona göre hareket edenler olmasa…
Onlara sadece bir çift sözüm; Yıllarca yanıldığım dostluğumuza… Yaşça büyüklüğünüze ve rahatsızlığınıza saygıyla… Ama bu son olsun!
***
Son paragraf, bizim meşhuuur CEM İİİ YET…
Arkadaş yine yapacağını yaptı…
Son dakika, son gol, millet de zannetti ki (Muhteşem Ayooool!)
Nedir muhteşem olan?
Yine geçtiğimiz günlerde Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın himayelerinde, Basın Kanunu, Basın İlan Kurumu Mevzuatı, Sarı Basın Kartları Yönetmeliği, Basın Hukuku gibi gazetecilerin bir çok sorununun tartışılacağı çalıştay programı için Erzurum seçildi ve dağda bu program düzenlendi.
Değerli başkanımız da fırsat bu fırsat düşüncesiyle, hemencecik başarılı gazeteciler yarışması organize etti, arkadaşlara ödüllerini belirledi ve programa dahil oldu.
Asıl programın oluşumunda bizim Cemiyetin dahili olup olmadığını bilmiyorum, ancak sayın başkanın sıkıştığında topu başkasına attığı için “yok”, şirin görünmede ise “var” -sayımıyla bu durumu paylaşmak zorunda kaldım.
Aslında öteden beri cemiyetin sorunlarının bu köşelerden yazılmasına hep karşı çıktım. Varsa sorunumuz içimizde halledelimi savunan, en yakın arkadaşlarımla bunun kavgasını veren bendeniz de şimdi maalesef bu yoruma mecbur kaldım.
Neden?
Bunun nedenlerini çok iyi biliyorsunuz... Ve gerekirse (kimsenin bilmediğini zannettiğiniz ) bu nedenleri burada tek tek sıralarım... Yine de mahremimiz, kalsın!
Evet Sayın Özsoy, Sevgili Dostum, Kıymetli Hocam
yeter artık!
Şahsınıza, kişiliğinize en küçük laf edemem, ancak son dakika golleriyle yüklendiğiniz sorumluluğu yerine getiremiyorsunuz...
Bu gerçeği kabul edin ve gelin bir çözüm bulalım.
Asıl çalıştay burada...
Erzurum’da medyanın geldiği durum ortada...
FACEBOOK YORUMLAR