Yöresel tad lezzet anlamında “Erzurum” denince, kadayıf dolmasının yanına son yıllarda cağ kebap da eklendi.
Şehir merkezinde koyun eti, kuzey ilçelerde keçi eti daha çok tercih ediliyor.
Konu başlığımız her ne kadar yörenin yemek kültürünü akla getiriyor olsa da, meseleye biraz derinlik kazandırmak istedik meşhur cağ kebabımızla…
Bir süre önce baba köyüm Erzurum-İspir karayolu güzergahında bulunan Eğerti’ye (Hinzik), birkaç gün sonra da yine aynı güzergahta bu köye komşu ana köyüm Rizekent’e (İrize) yolum düştü.
Her iki köyde de köyiçi ve tali yollarda koyun ve keçilerin dışkıları gıgıllar yok olmuş, dağ, bayır, tepelerde yine bu hayvanların uzun yıllara sair açtıkları patika yolları çoktan kaybolmuştu.
Yaylalar da bu anlamda boşalmış, kısaca küçükbaş hayvan varlığı yok olmuş.
Bu durum Bayburt’a, Pazaryolu, İspir’e kadarki güzergâh ve dağ köylerinde hemen hemen aynı.
Yol ibremizi bu güzergâhtan yaklaşık 45 derece doğuya çevirelim.
Yani Tortum, Uzundere, Oltu, Olur, Narman, Şenkaya ilçelerinde dolaşalım.
Bu güzel şirin ilçelerimizde bahçecilik her ne kadar yaygın gürünse de, söz konusu ilçelerin girintili vadileri ve dağ köylerindeki küçükbaş hayvan popülasyonuyla mini bir analiz yapalım.
Şenyurt Beldesi’nden bir dostum anlattı mahallesindeki küçükbaş hayvan varlığının son durumunu.
Yaklaşık 30 yıl önce 3 bin koyun olan köyünde, şimdi sadece iki ailede birkaç baş koyun kalmış…
Ve şöyle diyordu sevgili Hakan: “Delikanlı artık köyde kalmak istemiyor. Gelin hanım da illa şehir istiyor, balkonda oturmak istiyor…”
Bu durum, bizim ovanın köylerinde otunu satmış, evde yan gelip yatmış efendilerin oğlunun eline verdiği ot süpürgesiyle kendini serinletmeye çalışanların başka bir görüntüsü mü desem…
Anlaşılan küçükbaş hayvanlar cağ olmuş, bizim efendi köylümüz çağ atlamış…
Bir süre önce özellikle bu iki güzergâhta gecesini gündüzüne katan vekil adayları pek iyi bilirler kendilerine gelen talepleri.
Bunların başında vasıfsız delikanlılara iş…
Allah’ın bir hikmeti ve son yıllardaki hükümetin başarısıyla oluşan hizmet alımlarında bu tür vasıfsız insanlara iş kapısı pek de açıldı…
Başta hastaneler ve diğer kamu kuruluşlarında oluşan bu işgücü kolunda işe yerleşenler asgari ücretle şehirde yaşamayı öğreniyorlar. Kimse alınmasın, bazılarının analarının emekli veya dul maaşları olmasa bu parayla ellerinden düşürmedikleri cep telefonlarına biraz zor kontör yüklerler…
Yol ibremizi Erzurum Pasinler, Horasan, Hınıs, Karayazı, Tekman, Karaçoban, Çat’a kadar çevirerek panoramik bakışımızda durum daha vahim görünüyor.
Seçim sonuçları bu yörelerdeki insanların son durumunu ortaya koyuyor.
Buralardan aday ve vekil olan şehir merkezi ve daha çok kuzey ilçelerden oy alanlar kendi köylerine pek gidemedikleri için, durumun vahametinden bihaberler…
Büyük ve küçükbaş hayvancılığın daha yoğun olduğu bu ilçelerimizde, toprağına sadık, çalışkan dürüst insanların köylerini nasıl terk ettikleri, ilköğretim okullarından alınan toplu nakillerle daha net görünecektir.
Silahların gölgesinde seçim geçiren bu yörelerdeki pek çok yerleşim biriminde, siz seçmeni olası bir erken seçimde şehir merkezine taşısanız bile, durumu kurtaramazsınız.
Kuzeydoğu Anadolu bölgesinde yer alan, Kafkaslar ve İran üzerinden Rusya ve Orta Asya’ ya açılan, Doğu Karadeniz limanlarını (Trabzon, Rize, Hopa limanları) Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgesine bağlayan yolların kesiştiği bir ticari kavşakta yer alan, kara, hava ve demiryolu gibi ulaşım unsurlarının geliştiği Erzurum’da son durum böyle…
Ha evet, konumuz küçükbaş hayvan varlığıydı..
Fazla rakamlara boğmamak kaydıyla önemli gördüğüm için aktarayım;
1992 yılında 1 milyon 750 bin olan koyun ve kıl keçisi sayısı 2001 yılında 846 bin olarak kayıtlara girmiş.
İktidar partisinin dile getirdiği yıl aralığında ise; 2002 yılında 830 bin görünen küçükbaş hayvan sayısı 2013 yılında 629 bine düşmüş.
Ne deyim;
Gel Gör, Koç Kebap, Muammer Usta (rahatsızlığından dolayı geçmiş olsun dileklerimle!) siz mi yediniz bu hayvanları?
Yazımı hazırladığım şu saatlerde karşımda ekranıma düşen bültenlerde güneyde hava harekâtı sürüyor, Erzurum’da kırsalda kamu görevi yapan insanlar kaçırılıyor, sonra serbest bırakılıyor, yollar kesiliyor, açılıyor v.s…
Çözemedik gitti arkadaş şu işi…
Eee ne diyelim; Bir süre önce “Tarımdan Kültüre Agrostrateji” kitabıyla, 10 yıl süreyle oturduğu koltuğa veda eden Tarım Bakanımız Doktor Mehdi Eker’in başarısı…
Ayvalı Barajı’nda yaşanan kamulaştırmadaki ciddi sıkıntılarla ilgili kendilerini TBMM’de ziyaret ettiğimiz sayın Bakan’ın buyurduğu gibi; “Bey, Bu Devlet sizin bildiğiniz 40 yıllık devlet gibi değil artık!..”
Balık tutma öğretilmedi, milletin efendisinin önüne balık atıldı…
Tarım toprakları en çok bu dönemde amaç dışı kullanıma açıldı. Acele kamulaştırmalarla tarım toprakları ranta açıldı. Duble yollar ovalardan geçirildi. Çıkarılan Büyükşehir Yasası ile bir gecede 16 bini aşkın köy mahalleye dönüştürüldü.
Sadece tarım toprakları değil, Hidroelektrik Santralleri ile dereler kurutuldu.
Acele kamulaştırmayla vatandaşın elindeki toprağını Yusufeli Barajı kamulaştırma alanının onda biri fiyatla kamulaştıranların yaptıkları Ayvalı Barajı’nın göl alanlı güzel manzarasında artık bol bol fotoğraf çektirebilirsiniz. Tabii, alelacele yapılması sonucu heyelanlar, çatlayan patlayan yollardan geçebilirseniz buraya…
FACEBOOK YORUMLAR