Erzurum dışında birileriyle sohbet ederken; Tanışma faslı, klişe bir soru olarak “Nerelisiniz?” sorusuna “Erzurumluyum” derseniz, “hmmm, Dadaşsınız!” cevabını alırsınız…
O yöresel kimliğin, o kişiliğin bilincinde ve de taşıyorsanız, gururunuzu terbiye edercesine yüreğinizde oluşan mütevazi durumunuzu hareketlerinizle, gözlerinizle karşıdakine yansıtır, nefsinizi ayaklar altına alırsınız…
Nüfus cüzdanınızda “Erzurum” yazıyorsa ve Dadaş’ın ne olduğunu bilmeseniz bile, “hmmm Dadaşsınız!” cevabı size öyle bir ses tonu, öyle bir sitayişkâr yöneltilir ki, bulunduğunuz yerde bir basamak yukarda hissedersiniz kendinizi..
Bu yaşıma kadar böyle yaşadım, böyle gördüm ve böyle duydum Erzurum’u, Dadaş’ı, Bar’ı…
Zaten bu üç kelime birbiriyle yoğrulmuş tek sözcük gibi değil mi?
Kafa kâğıdında sadece “Erzurum” yazan bazı yeni yetmeler özellikle bugünlerde, “Erzurumlu” olmaktan gurur duyacağına, hemen etnik kimliğini öne sürerek, Dadaşlığı bertaraf etmez mi?
*
Bir süre önce ailemle birlikte Muğla’dan İstanbul’a içi leş gibi kokan berbat otobüsle giderken, Topçular iskelesinde sıra bekliyorduk. Ben fotoğraf çekmek için otobüsün yanından ayrıldım.
Döndüğümde eşim, tanık olduğu bir diyaloğu üzülerek paylaştı. Onlar da otobüsten inmişler. Önümüzde seyahat eden 60-65 yaşlarındaki çift hostla tanışırken, Erzurumlu olduğunu öğrenmişler ve “Aa Dadaşsınız” onursal pekiştirmesine, nüfus kâğıdında sadece “Erzurum” yazan lavuk, ‘’Allah korusun! Ben Kürdüm. Hem Erzurum’da Dadaş yok ki?”…
Ben de hayli üzüldüm…
Seyahat ettiğim otobüs o kadar pisti ki, mola verdiği tesisleri de bir o kadar pahalı, bakımsız ve berbattı… Muğla’dan beri “Kamil Koç galiba el değiştirmiş şüphesi” oluşmuştu kafamda…
***
Yine geçenlerde, “Kim Milyoner Olmak İster” yarışma programında “Dadaşlığı” reddeden birine tanık olmadık mı?
Ayhan Kutluk isimli kişi, sunucu Selçuk Yöntem'in "Nereden katılıyorsunuz?" sorusuna; "Erzurumluyum!" cevabını verdi.
Yöntem'in, "Dadaşsınız! yani" demesi üzerine; "Yok Kürdüm!" cevabı ile kısa bir süre şaşkınlık yaşayan ünlü oyuncu hemen sorulara geçti.
Dördüncü soruda elenen yarışmacının, etnik kimlik ile yöresel kimliği bilmemesi, hem de iktisat okumuş olması yarışmayı izleyen bir çok Erzurumluyu şaşırtmıştı.
***
Ve bir başka örnek…
Haberalp’de Sabri Şenel paylaşmış ve sormuş; “Maksat Erzurum’un Dadaşına Ben Kürdüm dedirtmek mi?”
Şenel, bindiği ticari taksi ile seyir halinde iken, sürücünün “Nerelisiniz?” sorusuna “Gümüşhaneliyim, Siz?”, “Erzurumluyum” cevabını almış. “Dadaşsın yani” deyince de tepkili bir şekilde “Ben Kürdüm” itirazı üzerine Şenel hayli şaşırmış…
***
Bu paragraf da çok önemli…
Sevgili Vahdet Nafiz Aksu’nun tespiti.
“Yeni Çağ ve Zaman gazetelerindeki “Yörük ve Dadaş’a etnik kimlik“ başlıklı haberi okuyunca vallahi kanım dondu. Haberlerden öğrendiğimize göre Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı (TESEV), sonradan kitaplaştırdığı bir çalışmasında, “Yörükler, Dadaşlar, Avşarlar ve muhacirler” Türklükten ayrı etnik bir grup olarak takdim ediliyor. Kitapta, ayrıca devlet sonsuz maddi güç sahibi gaddar aile reisi; vatandaş ise kendisinden hizmet bekleyen güçsüz varlık olanak tanımlanıyor.
Dadaşın anlamını bilmeyecek kadar cahil mi bu adamlar, yoksa bölücülük emri almış paralı rapor yazıcısı mı?
***
Evet Sayın Şenel, Sayın Aksu; Sizlerin de altını çizdiğiniz gibi;
Türkiye’yi etnik bir bölünmenin eşiğine getirmek isteyen güçler hamle üstüne hamle yapıyorlar.
Bunlar, ayrımlaştırmanın psikolojik alt yapıları…
Özellikle genç kuşakların beynine yerleştiriliyor…
Resmi tanımlamada DADAŞ:
Mert, cesur, özü sözü doğru, zalimin karşısında, mazlumun yanında olan merhametli, yiğit biridir.
Kimilerine göre; erkek kardeş, ağabeyi, cesur, yiğit, tüm erdemleri kendisinde toplamış mükemmel bir insandır. "Aynı zamanda 'numune-yi misal' bir Erzurumludur.
Bazılarına göre de. bar tutan, at binen, cirit atan. kabadayı, tığ gibi bir delikanlıdır."
Dadaşlık, öyle rastgele kazanılmış bir sanat veya meslek değil, bazı müstesna şahsiyetlerde görülen; "efendilik" gibi fıtrî (doğmatik) bir ruh asaletidir. Bu düşünceden baktığımızda tarihî bir misyona sahip olan Dadaş, "Zaman zaman serhat boylarının bekçisi, âcizin. yoksulun, kimsesizin hamisi, eli ve sofrası açık mert bir köylü, bir esnaf, camilerimizin imanlı, toksözlü. nur yüzlü vaizi, siyasî hayatın medeni cesaretini nefsinde toplamış cesur bir hatip, yiğit bir kumandan, vazifesini namus bilen bir memur, bir öğretmen kendisini ailesine ve çocuklarına vakfetmiş Erzurumlu bir ana veya babadır."
Dadaş, aile içinde ve dışında herkesin saygınlığını kazanmış, her konuda kendine güven duyulan, sofrası eşe - dosta yoksula düşküne açık, İyi bir aile reisidir.”
Bu tanımlamalar, bu sıfatlar YÖRESEL KİMLİĞİ betimliyor…
Demek ki, ortada bir ETNİK KİMLİK ayrışımı yok…
Bu ülkede yöresel kimlik anlamında Egelilere “Efe’’
Malatyalılara “Gardaş”
Elazığlılara “Gakkoş”
Sivaslılara “Yiğido”
Gümüşhanelilere “Gada” denir…
Ve hepsinin de çok hoş, pozitif gurur duyulacak özellikleri vardır…
Ve buralarda da Kürt kardeşlerimiz yaşamaktadır Erzurum’da, İzmir’de, Malatya’da, Elazığ’da, Sivas’ta olduğu gibi…
Bu ülkede yaşayan her kesimle tek milletiz…
Etle tırnak gibiyiz…
Bu, dün böyleydi, bugün de, yarın da böyle olacak…
Yavuz Bülent Bakiler ne güzel derlemiş:
Ben doğuluyum!
Eteği dumanlı, başı dumanlı
Dağlarda doğmuşum,
Dağ çocuğuyum.
Ben elleri toprak kokan bir babanın
Ve topraktan koparılmış canlı bir kaya gibi
Burcu burcu vatan kokan bir ananın oğluyum,
Ben doğuluyum
Sen Erzurumlusun, dadaşsın belli!
Duruşun çekilmiş bir hançer kadar güzel;
Sen bar başlayanda, davul vuranda
Zurnalar çalanda gel!..
Sen Karslısın balam, sen sınır taşı...
Sen Türkmen çocuğu benim sağ elim;
…
Sendendir Bayburtlum içimdeki hız
…
Kurtar beni Sivaslım gel tut elimden!
…
Bilmez miyim senin Maraşlı olduğunu
Söylediğin ağıt ve türkülerden.
…
Sen Vanlısın hemşehrim, halinden belli!
…
Biz ki Türk’üz, büyüğüz, tarihin al gülüyüz
Bir karış toprağımız bayraklar kadar aziz
Palandöken dağlarından bir selam gider,
Altay dağlarından gelir sesimiz.
Sözün özü..
Doğu’nun sınır taşı
Erzurum’un Dadaş’ı
Efe’si var İzmir’in
Eğilmez Türk’ün başı
FACEBOOK YORUMLAR