OLUR, Erzurum'a 162 kilometre uzaklıkta, organik tarım ve hayvancılığın yapıldığı, cennetten bir köşe.
Önce müjdeli haberi verelim.
Olur’a 26 kilometre uzaklıktaki Boğazgören köy/ mahallesinde altın rezervi bulundu.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından onaylanan projeye göre, 1.500 hektarlık sahada, bir ton kütleden dört gram altın elde edilecek.
Altın üretimi, siyanürle değil, iddiaya göre doğaya zarar vermeden gerçekleşecek!
Altının yıllık katma değeri, 400 milyon dolar olacak.
“Boğazgören’de altın bulundu” haberi üzerine 60 hanede yaşayan 120 kişi, bayram etmiş.
Köy Muhtarı Cafer Özçelik de bir mesaj yayımlamış ve gurbete çalışmaya giden gençlerin geri dönmesini istemiş.
OLUR’DA SEVİNÇ, İLİÇ’TE HAYAL KIRIKLIĞI
Benzer heyecanı, 10 yıl kadar önce Erzincan’ın İliç ilçesinde altın bulunduğu zaman da yaşamıştım.
Şimdi bu sevincin nasıl hayal kırıklığına dönüştüğünü, sizlere aktarmak istiyorum:
Fox TV’nin 7 Ekim 2020 günü, saat 19.00’daki ana haber bültenini izlediniz mi?
İzlemediyseniz öce size bu haberi özetle anlatacağım.
Haberde Muhabir Nazlı Yerebatmaz’ın, köyde yaşayan emekli makinist Sedat Cezayirlioğlu ile yaptığı röportaja yer veriliyor.
ABD, Kanada ve Türk ortaklı şirket, 2010’da İliç’te altın üretimine başlamış.
Muhabir Yerebatmaz’ın “Altın üretimine geçildikten sonra on yılda ne değişti?” sorusunu, ‘Tabiatın yalnız savaşçısı’ olarak nitelendirilen Cezayirlioğlu şöyle yanıtladı:
“Köyde 130 ceviz ağacımız vardı, 6 ağaç kaldı. Çayır ve merada ot bitmez oldu. Arılar bal yapmaz oldu. Koyunlar süt vermez oldu. Hayvancılık bitti.”
Bu cümleler İliç ve çevresinde doğal dengenin bozulduğunu açıkça anlatmaya yetiyor.
Sedat Cezayirlioğlu, bunla kalmayarak şöyle devam etti:
“Atık havuzunda 21 çeşit zehirli kimyasal var. Siyanürle birlikte sülfürik asit kullanılıyor. Sülfürik asit havaya karışıyor, yağmurla birlikte kanser olarak yere düşüyor. ÇED raporuna göre, 19 yılda 1 milyon 72 bin ton siyanür ve sülfürik ait kullanılacak. Kullanılan Silikan, 60 ülkede yasak. İliç’te ise yılda 5 bin ton kullanılıyor. Eğer bu proje durdurulmazsa, bizler kanser, dağ zehir dağı olacak” diye konuştu.
AİHM’E TAŞINAN FELAKET
İliç’in Sabırlı Köyünden Sedat Cezayirlioğlu ve Eşref Demir, yaşadıkları çevre felaketini önce Anayasa Mahkemesine, ardından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götürdüler.
İki köylünün beş yıldan beri sürdürdüğü hukuk mücadelesi, devam ediyor.
Bunun için yazıya ‘Altın umut mu, felaket mi?’ başlığını verdim.
Ben duyarlı bir vatandaş olarak, İliç’te gördüğüm bu feryada ayna tutmak istedim.
İsterseniz bir fıkra ile devam edelim.
Nasrettin Hoca, günlerden bir gün çocuğa su getirmesi için testiyi verirken bir tokat atar.
Komşularının “Hocam, çocuk testiyi kırmadı ki tokat atıyorsun” demesi üzerine, Nasrettin Hoca şu karşılığı verir:
“Testiyi kırdıktan sonra tokat atmanın ne faydası olur?”
Bizim yaptığımız, birilerine tokat atmak asla değil.
Tarihe not düşmek, Olur’da yarın yaşanması olası, çevre felaketi konusunda ilgili ve sorumluları uyarmak...
***
Not: FOX TV’deki çevre haberinin bağlantısı, 40’ıncı dakikada başlıyor ve 3.5 dakika sürüyor.
FACEBOOK YORUMLAR