Ömrümüz kemâle erdi.
Yunusların, Mevlânaların, Hacı Bektaş Velilerin coğrafyasında şu ana kadar şiddetin, öfkenin, ayrıştırmanın olmadığı gün görmedik desem yeridir.
Çocukluğumuz 1960 İhtilâlinin ürkütücü havasında geçti. Gençliğimizde kendimizi sağ ve sol çatışmalarının ortasında bulduk. Kardeşin kardeşe düşürüldüğü bu acı günleri tüm sıcaklığı ile yaşadık.
Kurtarılmış mahalleler, bölünmüş şehirler ,birbirini kurşunlayan gençler ve bunlar karşısında göbeklerini kaşıyan yetkililerle, siyasiler unutamadığımız manzaralardı.
Devrim ve ihtilâl söylemlerinden beslenen gençlerin şiddet ortamına çekilmesi ülkeyi kan gölüne çevirmiş, Kahraman Maraş’ta, Sivas’ta, Çorum’da yüzlerce masum insan hunharca katledilmişti.
Neticede, egemen güçler bu sahneyi kapatalım demişler ve 1980 İhtilaliyle oyunu sona erdirmişlerdi.
Olgunluk çağımız eli kanlı terör örgütünün ülke genelinde yaptığı alçakça saldırı haberlerini dinleyerek geçti.
Siyasi malzemelerden beslenen ve fitne tohumlarıyla büyüyen cahil kişilikler ülkede hiç eksik olmadılar. Birkaç maskeyi ceplerinde taşıyan bu zihniyetler Sivas’ta Madımak Oteli’ni yakarak biz kaybolmadık dediler.
Zaman içinde seçimler yapıldı iktidarlar değişti ama değişmeyen tek şey, şiddet heveslisi zihniyetler ve şiddet dilinden vazgeçmeyen siyasetçiler oldu.
Geçmişten ders almak bir yana, mazinin kötü alışkanlıklarını yaşatmakla meşgul olduk.
Ülke olarak tek hedefimizin, insanı yaşatmak olduğunu hep unuttuk.
Demokrasi, hukuk, insan hakları önceliklerimiz arasında olmadı.
15 Temmuz hain teşebbüsü ile niyetlerin ne olduğunu bir kez daha hatırladık.
Bu kadar yaşanmışlıklara rağmen ülkede sevgiyi, barışı, hoşgörüyü bir türlü ihdas edemedik.
Siyasi ikballer uğruna gerginleştirilen ortam, hastalıklı kafaların sermayesi oldu.
Son günlerde iş öyle çığırından çıktı ki, bu ortamı fırsat bilen aşağılık şahsiyetlerin halkı birbirine düşman edici konuşmalarına sıkça rastlar olduk.
Corona ile mücadele ederken, bu iki ayaklı Coronaların seviyesizlikleriyle sarsıldık.
Meydanı boş bulan bu iki ayaklı coronalardan kimi kavanoz içerisinde mermi gösteriyor, kimi elinde hazırladığı listeden bahsediyor, kimi TV ekranında aile olarak 50 kişiyi halledebileceklerini haykırıyor, kimi elinde silahla sosyal medyada poz veriyor ,kimi had bildireceklerini söylüyor . Velhasıl kelam ülkeyi ayrıştırmak, kardeşi kardeşe düşman etmek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Eşine ender rastlanır bu cennet ülkede barış dilini kullanarak kardeşçe yaşamak istiyoruz.
Kurmuş olduğumuz bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nde her vatandaşın hukuk çerçevesi içerisinde özgürce yaşamasını temenni ediyoruz.
Tek arzumuz, demokratik, lâik, sosyal hukuk devletinin güvencesi altında hayatımızı sürmektir.
Bu münasebetle, hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun ülkede gerginliği artırıcı, insan hayatına kast edici, ötekileştirici, ve hedef gösterici söylemlerde bulunanların yargı önünde hesap vermelerini ve onlara bu ülkenin bir hukuk devleti olduğunun hatırlatılması gerektiğini ifade ediyoruz.
FACEBOOK YORUMLAR